NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
بسم الله
الرحمن
الرحيم حدثنا
عبد بن حميد
وغير واحد
قالوا حدثنا
يونس بن محمد
حدثنا شيبان
بن عبد الرحمن
عن قتادة
حدثنا الحسن
عن أبي هريرة
قال بينما نبي
الله صلى الله
عليه وسلم
جالس وأصحابه
إذ أتى عليهم
سحاب فقال نبي
الله صلى الله
عليه وسلم هل
تدرون ما هذا
فقالوا الله
ورسوله أعلم
قال هذا
العنان هذه
زوايا الأرض
يسوقه الله
تبارك وتعالى
إلى قوم لا يشكرونه
ولا يدعونه
قال هل تدرون
ما فوقكم قالوا
الله ورسوله
أعلم قال
فإنها الرقيع
سقف محفوظ
وموج مكفوف ثم
قال هل تدرون
كم بينكم
وبينها قالوا
الله ورسوله
أعلم قال بين
سنة ثم قال هل
تدرون ما فوق
ذلك قالوا
الله ورسوله أعلم
قال فإن فوق
ذلك سماءين ما
بينهما مسيرة خمسمائة
سنة حتى عد
سبع سماوات ما
بين كل سماءين
كما بين
السماء
والأرض ثم قال
هل تدرون ما
فوق ذلك قالوا
الله ورسوله
أعلم قال فإن
فوق ذلك العرش
وبينه وبين
السماء بعد
مثل ما بين
السماءين ثم
قال هل تدرون
ما الذي تحتكم
قالوا الله
ورسوله أعلم
قال فإنها
الأرض ثم قال
هل تدرون ما
الذي تحت ذلك
قالوا الله
ورسوله أعلم
قال فإن تحتها
الأرض الأخرى
بينهما مسيرة
خمسمائة سنة
حتى عد سبع
أرضين بين كل
أرضين مسيرة
خمسمائة سنة
ثم قال والذي
نفس محمد بيده
لو أنكم دليتم
رجلا بحبل إلى
الأرض السفلى
لهبط على الله
ثم قرأ { هو
الأول والآخر
والظاهر
والباطن وهو
بكل شيء عليم }
قال أبو عيسى
هذا حديث غريب
من هذا الوجه
قال ويروي عن
أيوب ويونس بن
عبيد وعلي بن
زيد قالوا لم
يسمع الحسن من
أبي هريرة
وفسر بعض أهل العلم
هذا الحديث
فقالوا إنما
هبط على علم
الله وقدرته
وسلطانه علم
الله وقدرته
وسلطانه في كل
مكان وهو على
العرش كما وصف
في كتابه
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete
göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v.),
ashabıyla birlikte oturmakta iken üzerlerine bir bulut geldi. Nebi (s.a.v),
bunun ne olduğunu biliyor musunuz? Diye sordu. Ashab:
Allah ve Rasûlü daha iyi
bilir dediler. Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki:
Bu buluttur! Bu bulutlar
toprağın sulayıcılarıdır. Allah onları kendisine şükretmeyen kulluk yapmayan
kimselere bile gönderiyor. Sonra üzerinizde ne var biliyor musunuz? diye sordu.
Ashab:
Allah ve Rasûlü daha iyi
bilir dediler. Bunun üzerine şöyle buyurdu:
O dünyamızın semasıdır,
korunmuş bir tavan ve önüne geçilmiş bir dalgadır. Sonra Rasûlullah (s.a.v.):
Bu gökle sizin aranızdaki mesafe ne kadardır? Diye sordu. Ashab:
Allah ve Rasûlü daha iyi
bilir dediler. Şöyle buyurdu:
Sizinle onun arasında
beşyüz yıllık mesafe vardır. Sonra konuşmasına şöyle devam etti:
O'nun üstünde ne var
biliyor musunuz? Ashab:
Allah ve Rasûlü daha iyi
bilir dediler. Şöyle buyurdu:
Onun üzerinde iki gök daha
vardır ki aralarındaki mesafe beşyüz senelik yoldur… Rasûlullah (s.a.v.), yedi
göğün hepsini saydı her iki göğün arası dünya ile dünya göğünün arası kadardır.
Sonra şöyle buyurdu:
Onun da üzerinde ne var
biliyor musunuz? Ashab:
Allah ve Rasûlü daha iyi
bilir dediler. Şöyle buyurdu:
Onun da üzerinde arş
vardır, arş ile yedinci gök arasındaki mesafe iki gök arasındaki mesafe
kadardır.
Sonra Rasûlullah
(s.a.v.), altınızda ne var biliyor musunuz? buyurdu. Ashab:
Allah ve Rasûlü daha iyi
bilir dediler. Şöyle buyurdu:
Altınızdaki yeryüzüdür.
Sonra onunda altında ne var biliyor musunuz? buyurdu.
Allah ve Rasûlü daha iyi
bilir dediler. Şöyle buyurdu:
O’nun altında başka bir
arz vardır ki ikisinin arasındaki mesafe beş yüz senelik yoldur. Rasûlullah
(s.a.v.), yedi arza kadar saydı ve her arzın arasında beş yüz yıllık mesafe
olduğunu söyledi. Sonra şöyle buyurdu:
Muhammed’in canı kudret
elinde bulunan Allah’a yemin olsun ki siz en alttaki dünyaya bir ip sarkıtmış
olsaydınız o ip Allah’a kadar ulaşırdı dedi ve Hadid sûresi 3. ayetini okudu.
Diğer tahric: Müsned:
8472
Tirmizî: Bu hadis bu
şekliyle garibtir.
Tirmizî: Eyyûb, Yunus
b. Ubeyd ve Ali b. Zeyd’in şöyle dedikleri rivâyet edilmiştir. Hasan, Ebû
Hureyre’den hadis işitmemiştir.
Bazı ilim adamları bu
hadisi şöyle tefsir etmişlerdir: İp ancak Allah’ın ilmi kudreti ve saltanatı
üzerine iner. Çünkü Allah’ın ilmi, kudreti ve saltanatı her yerde mevcuttur.
Kendisi kitabında bildirdiği gibi arşın üzerindedir.
BUHARİ’DE ARŞ’A DAİR HADİSLER VE OLDUKÇA GENİŞ VE İYİ
İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN